yurtdışında eskiden banyolar

Bir yapının mimari planlama aşamasında ilk düşünülecek şeylerden biri de ıslak hacim çözümleridir. Banyo, tuvalet ve mutfaktan oluşan ıslak hacimlerden “banyo” özellikle yapı sektörünün en çok üzerinde çalıştığı ekipmanları ürettiği bir mekândır. Günümüzde banyoları içinde tuvalet, lavabo, duş ve küveti olan odalar şeklinde tanımlayabiliriz. Özellikle yurtdışında eskiden banyolar “içinde küvet olan odalar” şeklinde tanımlanmaktaydı. Küvetlerin yerini banyolarda duş alınca bu tanım değişti ve ”içinde yıkanılan yer” şeklinde kullanılmaya başlandı.

Ancak, yukarıda açık bir şekilde ifade edilen kısıtlar altında hazırlanan fizibilite çalışmalarının, özel sektör için yol gösterici bir doküman olarak değerlendirilmesi ve uygulama aşaması öncesinde yukarıda sözü edilen konularda ilave çalışmalar ile raporların güncelleştirilmesi gerekmektedir.

düşünülecek şeylerden biri

Bir yapının mimari planlama aşamasında ilk düşünülecek şeylerden biri de ıslak hacim çözümleridir. Banyo, tuvalet ve mutfaktan oluşan ıslak hacimlerden “banyo” özellikle yapı sektörünün en çok üzerinde çalıştığı ekipmanları ürettiği bir mekândır. Günümüzde banyoları içinde tuvalet, lavabo, duş ve küveti olan odalar şeklinde tanımlayabiliriz. Özellikle yurtdışında eskiden banyolar “içinde küvet olan odalar” şeklinde tanımlanmaktaydı. Küvetlerin yerini banyolarda duş alınca bu tanım değişti ve ”içinde yıkanılan yer” şeklinde kullanılmaya başlandı.

Şu an banyolarda küvetten başka birçok eşya da aynı mekanda yer alabilmektedir. Küveti, lavabosu, klozeti, yer ve duvar kaplamaları, batarya ve muslukları, banyo mobilyaları ve aksesuarları ile banyo çözümleri, her banyodan banyoya, hacme göre ve kullanıcının tercihine göre şekillenmektedir. Teknolojinin ilerlemesiyle birbirinden farklı banyo ekipmanları ve alternatifleri geliştirilmiştir. Renginden mobilyasına ve iç mekanda konumlanmasıyla birçok banyo çözümü mevcuttur. İçinde sadece bir küvet olan oda, artık aydınlatmasından havalandırılmasına kadar birçok tesisatı da içinde barındırmaktadır. Banyolar dar mekanlar olduğu için mobilyaların da yer kazandıran şekilde tasarlanmış olmaları kullanıcı tercihi açısından önemlidir.

ucuz ve daha farklı alternatifler

Büyük banyolarda ise kullanılan mobilya ve seramikler daha çok dikkat çekeceğinden kullanıcının tercihine göre modern ya da klasik tercihler yapılabilmektedir. Türkiye’de banyo çözümleri sunan yapı malzeme ve ekipman firmaları, yurtdışı ile kıyaslandığında daha kaliteli, daha ucuz ve daha farklı alternatifler üretebilmektedir. Bundan dolayı birçok büyük banyo seramik ve vitrifiye firmaları yurtdışı fuarlarında etkin bir konumda ürünlerini sergileyebilmektedir. Yapı sektöründe seramik üreticilerinin büyük bir paydaya sahip olmasının en büyük nedeni de iş hacminin hem yurtiçi hem de yurtdışında önemli yüzdelere çıkmasından kaynaklanmaktadır. Teknolojinin banyolara getirdiği bir yenilik banyo duşları olmuştur. Geliştirilen duşlar artık buharlı, jet, masaj yapan ya da standart başlıklarıyla güven ve konfor için üretilmektedir. Duş kabinleri de oturaklı, birden fazla duş başlıklı, masaj opsiyonlu, kaymayı önleyici malzemesi, mikrofonu, CD player ve TV ekranı ile fiberglas, akrilik panel, plexiglass ve kalın güvenlik camı kullanılarak üretilmektedir. Birçok banyoda kullanılan havalandırma sistemleri ile içerideki nem giderilerek, banyolarda oluşan küf ve mantarlar önlenmektedir. Aynı zamanda bu havalandırma sistemleri banyoları ısıttığı için istenmeyen iklim koşullarının da önüne geçilmektedir

Tasarım herkesi kapsamalıdır. Kullanım türü ne olursa olsun binalar ve açık alan yapılar, toplumun hiç bir üyesini ayırt etmeden, herkese hitap eden mimari çözümler sunmalıdır. Söz konusu bu çözümleri içeren engelsiz yapı çevrenin üretilmesi için tasarım aşamasından başlayarak gerekli erişilebilirlik ölçü ve ölçütleri sağlanmal- dr. Bu sayede yapay çevre oluştururken gerekli tedbirler almış olacak, sonradan ek bir işlem gerekmeksizin erişilebilirlik tamamlanabilecektir. Mekan tasarımında ve inşasında farkında olmadan kalayc ve engelleyici çok sayıda hata yapılmaktadır.

ældre interiører

Overfladebehandling af udvendigt træværk Farvesætning af interiøret l farvesætning af interiøret er det som nævnt en god idé at benytte den samme klassiske farveskala som ovenfor nævnt, da det giver en smukt og ”klassisk” farveharmoni, hvortil kommer at ældre interiører faktisk er skabt til disse farver – og f.eks. ikke kun hvidt og hvidt. Interiør Farverne repræsenterer et noget større farvespekter, bl.a. indeholder de forskellige blandingsfarver: Dueblå, gammelrosa, vissengrøn og lys gul okker. Med farver og især smukke farvesammensætninger kan man skabe stemning og variation i rum og interiører. Hvidt spiller en vigtig rolle i dette sammenspil, for præsentationen af farverne på den flotteste vis. Hvidt i hvidt bliver udflydende og uden den samme karakter.

Overfladebehandling af indvendigt træ og Maling med limfarve på vægge og lofter. Bindemidlerne til en række heldækkende klassiske malematerialer: Linolie, rugmel, æg, celluloselim, kærnemælk, øl og tang. I forgrunden pigmenterne, der fysisk gør malingerne heldækkende.

Informationsblade grupperes

I denne kode opererer man med to tal, før og efter en streg. Tallet før stregen angiver faren for indånding, primært i form af flygtige opløsningsmidler. Tallet efter bindestregen angiver faren ved hudkontakt, berøring af øjnene eller slibestøv, bl.a. fra ætsende, hudirriterende eller giftige stoffer. Jo højere tallet er, jo farligere er de indeholdte stoffer.

Generelt skal det også anbefales, at man lader malerarbejdet på ældre bygninger udføre af <a professionelle malere, med dokumenterede erfaringer og <a referencer indenfor den maleteknik, man har valgt. Gør-det-selv-maling er kun en fordel, hvis man selv er temmelig erfaren, fuldstændig sikker på, hvad man gør og håndværksmæssigt trænet. I det økonomiske regnestykke, man opstiller, bør der i hvert fald indregnes, hvor højt eller lavt, man sætter sin egen tid, ærgrelser og <a dobbelt besvær med at gøre ting, der ikke har holdt, eller ser grimt ud.

først og fremmest ved

Facadefarverne er ofte tonet med hvidt, først og fremmest ved blanding med hvidtekalk, hvorved der fremkommer en lysere kalk tonet eller pastelfarve-skala. Ved at benytte pigmentet kønrøg i kalk fås en kold gråskala og ved at benytte pigmentet jernoxidsort i kalk fås en varm gråskala. Ved farvesætning af facader bør man for det første benytte de ”klassiske” overfladebehandlings-produkter, hvidtekalk, kalkfarver, kalkvandslasering, silikatmaling eller ”materialernes egne farver”, for det andet den ”klassiske” jordfarveskala, som anført i ovenstående farvekort. Man er alligevel ikke helt frit stillet i sit farvevalg, idet der bør være en sammenhæng mellem facadens alder, stilart og arkitektoniske elementer og dens farvesætning. Derudover skal farverne harmonere med nabohusenes og omgivelsernes kulører.

Facadernes træværk Til facadernes træelementer har man benyttet den samme farveskala, blot udført som linoliemaling, lakfarver eller forskellige lim- og temperafarver. Det giver nogle mørkere, tungere og fortættede farver, som klæder de lette kalkfarver eller naturlige materialer farver på facadepladerne. Dybt mørkegrønne (portgrønne) porte og yderdøre, engelsk røde, gule, brune eller grå detaljer, indfatninger og vinduer. Hvide vinduer er faktisk mere eller mindre et fænomen, der først starter i forrige århundrede (1900-tallet). Før ca. 1890 var vinduernes ”facadefarver” grønne, røde, brune, gule, grå eller mørkeblå i meget mættede farver. Meget sjældent hvide, bortset fra træets ”grunding”/bundbehandling, der altid foretoges med blyhvidt. Indvendigt og i selve falsen kunne vinduerne dog ofte være hvide, men her sås også gule, grå eller brune farver.